Examples
  • Mercek istedik.
    انا اسال فقط عن العدسة
  • İçinde bir mercek var.
    في داخلها عدسه صغيره
  • - Mercek 450 metreye ayarlı.
    جرب على بعد 500 ياردة
  • - Warren... ...merceğe abanmanı konuşmuştuk.
    حذرتك من امساك العدسة بهذا الشكل
  • Politikacıların merceği altındayız Brian.
    نحن في خطا التقاطع السياسي الآن، براين.
  • Politikacıların merceği altındayız Brian.
    أن موقفنا السياسي حساس جدا يا براين
  • -Üstündeki şu merceğe bak.
    نعم اللعنة تنفجر!
  • Mercekleri gözümü acıtıyor.
    العدسات تؤذي عيني
  • "Gösteriş, göz alıcı, mercek"
    يتألق , يتلألأ , يطلق وميض يطلق وميض هذا ليس سيء
  • - Mercek fena değil.
    أه أنا تعبت