Examples
  • Parkeleri parlatmak.
    تلميع ارضية الباركيه
  • Her şeyi parlatmak.
    يلمع كل شيء
  • Aslında ona parlatmak demiyoruz ... ...
    الكلب لقد وجد الطمأنينة
  • - Kamu imajını parlatmak için. - Mary!
    لإشراق صورتك العامّة - ماري -
  • Yani temizleyip parlatmak gibi mi?
    تعني تشمعيه وتنظيفه؟
  • Ayakkabılarını sıralayıp, onları özenle parlatmak.
    وترصيص أحذيته وهي تلمع مشرقة
  • - Kamu imajını parlatmak için. - Mary!
    - للإشراق فوق صورتك العامّة. - ماري!
  • Onun özelliğine bot parlatmak mı?
    ما هو اختصاصه؟ لعق الأحذية؟
  • Yerine koymadan önce parlatmak istemiştim.
    كنت فقط ألمعه قبل أن أعيده مكانه
  • Miks yapma aletinin tozunu almak ve parlatmak.
    تنظيف وتلميع ألواح ضبط الموسيقى