Beispiele
Yatıştırmak: Dindirmek, iyi hissettirmek.
يُرضى: معناها أن يُهدّىء وأن يُشعر أحدهم بشعور أفضل
Vicdan azabını dindirmek içindir.
من أجل راحة باله، بالطبع
Sadece ağrı dindirmek için.
يمكنه أن يخفف الألم
Sadece ağrı dindirmek için.
هو يُمْكِنُ فقط أَنْ يُخفّفُ عن الألمِ
"Acısını dindirmek"? Hangi acıyı?
"خفف لألمه" أي ألم؟
Özgecilik mi dindirmek mi?
يجب أن أذهب لابد أن أستيقظ مبكراً
Özgecilik mi dindirmek mi?
" تسكني " أم " الإثيار "
Kokaini acını dindirmek için kullanma.
لا يستخدم الكوكايين لقتل الألم .
Tüm bu acıları dindirmek istiyorum.
كل هذا العناء أردت فقط ان افعل شىء
Zavallı varlığımın acısını dindirmek için...
فقط لتَبَلُّد الألمِ وجودِي البائسِ.